Murat Bakan’dan, TBMM’de Bakan Yerlikaya’ya: “Bataklıkla Değil Sivrisineklerle Uğraşıyorsunuz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, “Organize suçla, kara parayla, uyuşturucuyla mücadelede kararlı bir tutum sergiliyorsunuz, takdir ediyoruz ancak siz bataklıkla değil sivrisineklerle uğraşıyorsunuz. Organize suçla mücadele sadece operasyonla olmaz, bu kadar suç örgütünün Türkiye’yi mesken tutmasının arkasında devletin içinde yozlaşmış kolluk kuvvetleri, yozlaşmış yargı ve bunun arkasında bir siyasi irade var. O siyasi iradenin kim olduğunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, ancak onlara da uzandığınızda başarılı olursunuz. Kara parayla mücadele sadece sosyal medya fenomenleriyle olmaz. Varlık Barışı’nın yeniden çıkmasını engelleyeceksiniz, vergi cennetlerinin listesinin yayımlanmasını kabinede gündeme getireceksiniz kara parayla mücadele edeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılık duymayan kişilerin vatandaş olmasını istemiyoruz, bunu engelleyeceksiniz” dedi.

CHP İçişleri Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan; TBMM Genel Kurulu’nda İçişleri Bakanlığı’nın bütçe teklifi üzerinde konuştu. Bakan, şunları söyledi:

“Sayın Yerlikaya’nın bakan olması, toplumda çok olumlu bir hava yarattı. Deyim yerindeyse, halk kredi açtı Sayın Yerlikaya’ya… Soylu’dan daha kötüsü olamayacağı için, toplumda sizin ondan daha iyi olduğunuzla ilgili bir algı var. Ama bu sizi başarılı bakan yapar mı? Tek başına başarılı bakan yapmaz. Biz güçlü ve yapıcı muhalefet yapıyoruz. Yaptığınız doğru işlerin arkasında olacağız, yanlışlarınızı da yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz.

“BEYAZ SAYFA HIZLA KİRLENMEYE BAŞLADI”

Bakan oldunuz, ben sizinle ilgili çok yerde olumlu düşüncelerimi ifade ettim, bunun sebebi kamudan gelmenizdi; bunu pozitif olarak değerlendirdik çünkü geçmişte kamudan gelmeyen, devlet terbiyesi olmayan, Bakanlığın olanaklarını kendi siyasi ikbali için kullanan; trolleriyle, internet siteleriyle devletin kesesinden sadece muhalefet partilerine değil, iktidar partisinden de kendisine muhalif olanlara itibar suikastı yapan bakanları gördük. Dolayısıyla, siz geldiniz ve biz beyaz bir sayfa açtık ancak o beyaz sayfa hızla kirlenmeye başladı. Şehit Polis Müdürü Gaffar Okkan ve 5 şehit korumanın katillerini, Hizbullah terör örgütünü savunanları ziyaret etmenizi yadırgadık. Emniyet teşkilatının, Jandarma teşkilatının bu kadar hızla siyasallaştığı bir süreçte bu ziyaretin anlamını ve verdiği mesajı anlamakta ben zorlanıyorum. Ardından, yaptığınız İzmir ziyaretinde yanınıza MHP ve AK PARTİ il başkanlarını aldınız, diğer siyasi partilerin il başkanları yok; AK PARTİ ve MHP milletvekilleri var, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri yok. Millet iradesinin tecelligahı bu Parlamentoysa… Bu Parlamentoda sadece bir kısım mı millet iradesini temsil ediyor, yoksa hepimiz mi temsil ediyoruz? Dolayısıyla, bu konuda da sizi eleştiriyorum.

2024 dört yılı bütçe sunumunuzun ikinci maddesi terör, üçüncü maddesi organize suç örgütleri; dört, uyuşturucuyla mücadele; beş, siber suçlar; altı, kaçakçılık; yedi, asayiş. Şimdi, ben size buradan soruyorum: Siz bunları tek başınıza mı yapıyorsunuz? Eğer bunun için bir insan kaynağına ihtiyacınız varsa ki var bu insan kaynağı bu ülkenin jandarmasıdır, polisidir Sayın Bakan.

“HAYATINA SON VEREN YİRMİ DOKUZ YILLIK UZMAN JANDARMA HASBİ İPEK YOK BU BÜTÇEDE SAYIN BAKAN”

Bu bütçede her şey var fakat bu bütçede polis yok, jandarma yok, Sahil Güvenlik yok. 15 Temmuz gecesi emir, talimat beklemeden Jandarma Genel Komutanlığı önüne gidip darbecilere direnen jandarmamız, kahraman jandarmamız yok. Ağır çalışma koşulları, amir tahakkümü, polis, angarya, ekonomik sorunlar, aile birliğinin bozulması sebebiyle gencecik yaşında, hayatının baharında intihar eden, arkasında bıraktığı notta ‘Ben mesleğime aşıktım, küçük düşürdüler, tükendim, ruhumu erittiler. Allah’ım sen yardım et’ diyen polis memuru Semanur; ‘Beni kimsenin bu kadar aşağılamasına, küçük düşürmesine izin vermem, onursuzca ithamlarla yaşamaktansa ölmek yolunu seçtim’ diyen, babası gibi kendisi de Özel Harekat polisi olan Alparslan; seccadesinin altına sakladığı notta ‘Sevgili ailem, hepinizi çok seviyorum. Size layık bir baba olamadım. Cennette sizi bekleyeceğim’ yazan ve hayatına son veren yirmi dokuz yıllık uzman jandarma Hasbi İpek yok bu bütçede Sayın Bakan.

Sayın Bakan, Türk polisi, jandarması gözünü kırpmadan ülkesi için canını verir, vermiştir.  Ancak her insan, ailesi için, çocuğunun çoluğunun geçimini temin etmek, onlara gelecek kurmak için mücadele eder; bu da onun en insani hakkıdır. ‘Promosyonum nerede?’ diyene, fazla mesaisinin karşılığını sorana, POLSAN’a yatırdığı paranın hesabını sorana polise soruşturma açan, ‘Polislik maaş mesleği değildir’ diyen, onun en insani ve hukuki taleplerini göz ardı eden bir yönetim anlayışını biz geçmişte yaşadık. Şimdi sizinle bir anlayış değişikliği olduğunu umduk ancak bunun da beyhude olduğunu üzülerek görüyorum. Bakın, sizden önceki dönemde polis-jandarma intiharlarıyla ilgili benim verdiğim soru önergeleri vardı. Bu cevap sizin döneminizde verilen cevap; bu da Soylu döneminde verilen cevap. Aynı ruhsuz aynı basmakalıp cevap, hiç değişen bir şey yok; bakanlar değişti, anlayış değişmedi Bakanlıkta.

“EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDE TÜM ATAMA, TAYİN, TERFİLERİN TARİKAT-CEMAAT DENGELERİ GÖZETİLEREK YAPILMIŞ OLMASINI DEĞİŞTİRİN”

Hakikaten bir şeyi değiştirmek istiyorsanız, niyetiniz varsa önce Emniyet ve Jandarmada personele bakışınızı değiştirin. Eğer Bakanlığınızda bir şeyi değiştireceksiniz, bu ülkeye otuz dokuz yıl bilfiil hizmet eden, 75 yaşında 11 bin liraya açlığa, yoksulluğa mahküm ettiğiniz polis memurunun hayatıyla ilgili bir şeyleri değiştirin. Bakın, eğer bir şeyi değiştireceksiniz Jandarma Genel Komutanlığında, Emniyet Genel Müdürlüğünde tüm atama, tayin, terfilerin Menzilci Okuyucu, Yazıcı, Erzincan Grubu, Kurdoğlu, İsmail, bilmem kaç tane tarikat-cemaat dengeleri gözetilerek yapılmış olmasını değiştirin; geçmişte böyle oldu.

İzmir İstihbarat Şube Müdürü Mesut Palalı, çalışkanlığıyla, vatanseverliğiyle bilinen bir polis müdürü. Bu çocuk neden görevinden alındı? Devletin harim-i ismeti olan istihbaratta işini yapmak yerine Adıyaman’ı mesken tutan Menzilci polis sebebiyle mi alındı? Bakın, Emniyet İstihbarat, Jandarma İstihbarat geçmişte FETÖ’nün, şimdi de başka tarikat ve cemaatlerin at oynattığı yer haline mi geldi, bu soruların yanıtlarını sizden bekliyorum.

“MEMUR AMİRİNDEN EMİR ALIR, ŞEYHİNDEN EMİR ALMAZ SAYIN BAKAN”

Kula kulluk edenlerin bu ülkeyi ne hale getirdiğini 15 Temmuz’da yaşadık; bir daha biz bunun yaşanmasına izin vermeyeceğiz Sayın Bakan. Devlet memuru sadece vatana, bayrağa, kanuna, nizama bağlıdır. Memur amirinden emir alır, şeyhinden emir almaz Sayın Bakan.

Organize suçla, kara parayla, uyuşturucuyla mücadelede kararlı bir tutum sergiliyorsunuz, takdir ediyoruz ancak siz bataklıkla değil sivrisineklerle uğraşıyorsunuz. Organize suçla mücadele sadece operasyonla olmaz, bu kadar suç örgütünün Türkiye’yi mesken tutmasının arkasında devletin içinde yozlaşmış kolluk kuvvetleri, yozlaşmış yargı ve bunun arkasında bir siyasi irade var. O siyasi iradenin kim olduğunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, ancak onlara da uzandığınızda başarılı olursunuz. Kara parayla mücadele sadece sosyal medya fenomenleriyle olmaz. Varlık Barışı’nın yeniden çıkmasını engelleyeceksiniz, vergi cennetlerinin listesinin yayımlanmasını kabinede gündeme getireceksiniz kara parayla mücadele edeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılık duymayan kişilerin vatandaş olmasını istemiyoruz, bunu engelleyeceksiniz.

Ben buradan Türk jandarmasına, polisine seslenmek istiyorum: Kardeşlerim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, CHP Genel Merkezinde bir odanız var. Sizin sorunlarınızı dinleyen, çözüm önerilerinizi bilen bir kardeşiniz var. Polis intiharları, jandarma intiharları bitirilebilir. Yani bunun neden olduğunu da biliyoruz, çözümlerini de biliyoruz. Polisin intihar edeceği değil emekli olacağı, çocuklarının mürüvvetini göreceği bir koşul yaratılabilir. Polis ve jandarmaya dünyadaki örneklerine uygun olarak sendika kurmasına izin verilebilir. Fildişi Sahili’nde polis sendikası var, Nijer’de sendika var, Avrupa’nın tamamında polis sendikası var; Türkiye’de yok. Sendika polisin ekonomik, sosyal, kültürel, ekolojik haklarını savunur, her tür sıkıntısında polisin yanında olur. İkinci şark zulmü kalkmalıdır, kalkabilir; uyulmayan genelgenin uyulmasının sağlanması gerekir, çakma 12/36 yerine, 12/36’ya dönülmelidir; tüm atama, tayin, terfilerini liyakate göre yapılması gerekir; PAEM ve POMEM’de mülakat şeffaf olmalıdır. Polisin, jandarmanın sorunları çözülebilir. Polis ve jandarma kardeşlerime söylüyorum: Biz derdinizle dertleniyoruz, bu işin takipçisi olacağız, sizin hakkınızı biz savunacağız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir